Müzayede Salonu
Müzayede Salonu

Müzayede Nedir?

Satan, alan ve bu satışı düzenleyip yönlendiren üçlü arasında geçen müzayede uygulaması, eşyaya biçilen değerin fiyat artırımlarıyla en yüksek değere ulaşması esasına dayanır.

Müzayede’nin geçmişi oldukça eskidir. Osmanlı döneminde bu günkü Kapalıçarşı’nın içinde, dört kapıdan girişi olan İç Bedesten’de başladığı bilinmekledir.

O devirlerde müzayedeler, şehremanetlere (belediyelere) bağlı tellallar tarafından yürütülürdü. Eşyasını satmak isteyenin malı tellal tarafından dükkan dükkan gezdirilir, hepsinden fiyat teklifi alınır, bu teklifler mal sahibine bildirilir, onayı alındıktan sonra satış gerçekleştirilirdi. Tellal bu çabasına karşılık bir ücret alır; bunun yarısını şehremanetine öderdi.

Bu uygulama Cumhuriyet döneminde çıkarılan “Mezat Talimatnamesi “ne kadar sürmüştür. 1934 yılında çıkarılan bu talimatnameyle, halen Kapalıçarşı Mezat Müdürlüğü olarak bilinen yerde Halı, Mücevher ve Eşya Şubeleri açılmış; bu şubeler kendilerine ait salonlarda faaliyetlerini birer amme hizmeti olarak sürdürmüştür.

Müzayedeler oldukça renkli, hareketli olaylara sahne olmuştur, olmaktadır. Müzayede sırasında gerek müşteri, gerekse satıcı, (telal) yada açık artırmayı yapan kişi münadi arasında zaman zaman ilginç olaylar gelişir. Esprili, heyecanlı, duygulu bu olaylar, müzayedelere bambaşka keyifler katar.

Eskiden müzayedelerin renkli simaları arasında birçok ünlü ismin bulunması, müzayedenin heyecanını ve çekişmesini artırır salonların bir gösteri alanına dönüşmesine neden olurdu.

Gerek münadiler, gerekse muhamminler (eksperler-tahmini değer biçenler), çekirdekten yetişmiş kişilerdi. Bu işe çıraklıkla başlarlardı. Yani kendilerinden daha tecrübeli, yaşlı kişilerin yanında eğitilirlerdi. Onların bilgi ve tecrübesinden yararlanarak olgunlaşır, günü geldiğinde de göreve başlarlardı. Üstatların “…Hadi bakalım günü geldi. Bu satışı sen yap” demeleri dört gözle beklenir; satışı idare edebilecek bir seviyeye gelmek için büyük çaba sarf edilirdi.

Günümüzde Müzayede

İster müzayede salonlarında olsun, ister harici müzayedelerde olsun artırmaya, genelde biçilen değerin %20 noksanıyla başlanır. Müzayedeye katılanların artırmasıyla fiyat yükselir ve mal en çok artıranda kalır. Eşyayı alan, konarı kıymetin %25′ni kaparo olarak öder. Ayrıca biçilen değer üzerindeki son artış miktarı da alıcıdan peşin olarak tahsil edilir. Son uygulamaların ışığında alıcı bir de KDV ödemek zorundadır.

Bugün müzayedelerin genellikle otellerde yapıldığı gözlenmektedir. Bu seçimin temelinde, geniş ve rahat salonların, satışa katılacaklara ferah bir ortam yaratması ve bu ortamın da satışa katılacakların çoğalmasına neden olması yatmaktadır. Bu uygulamanın giderek yerleştiği yaygınlaştığı da bir gerçektir. Bu uygulamanın sürmesinde müşterilerin ve koleksiyoncuların desteği elbette inkar edilemez.

Sonuç olarak denilebilir ki, Türkiye ekonomik ve kültürel açıdan büyük bir hızla gelişmektedir. Ülkemizin ve onu oluşturan halkımızın gelmiş olduğu seviye, artık sanat ve kültür ağırlıklı konuların daha da önem kazanmasına yol açmaktadır. İnsanlarımız günün büyük bir bölümünü evlerinde geçirmeleri, bu kültür ve sanat değerlerini evlerine taşımalarına neden olmaktadır. İşte bu noktada, değerli eşyaların herkesin ekonomik güçleri oranında evlerinde bulunması özlemi, bu alana her geçen gün artan bir ilginin doğmasını sağlamaktadır. Bu sonuç ise  kuşkusuz sevindiricidir.

Check Also

Antika Mücevherler ve Takılar

Sevgililer Günü İçin Antika Hediye Fikirleri

14 Şubat Sevgililer Günü hemen köşede ve sevdiklerinize ne kadar önem verdiğinizi göstermek istiyorsunuz, ancak …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir